Milattan önce, milattan sonra

Gözlükçülük mesleğini iki aşamada değerlendirmek lazım. MÖ, MS gibi. Türk Optisyen ve gözlükçüler birliği yasası kanunla meclisten geçmeden önce, birde geçtikten sonra.
 
Dernekler gönüllülük esasına göre faaliyet gösterilen sivil toplum örgütleridir.
Aynı meslek mensuplarının bir araya gelerek maddi, manevi çıkarlarını devlet karşısında savunacak, yasal haklarının takipçisi olacak, aralarında bir sözcü belirledikleri gönüllü topluluklardır.
Üye zorunluluğu yoktur. Dernekler marifeti ile bir araya gelen gönüllü meslektaşlar, birlik ve beraberliğin önemini benimsemiş, Kamu kurum ve kuruluşları karşısında temsil kabiliyetinin başka türlü olamayacağı bilinci ile hareket eden örgütlü topluluklardır.
Hakkını teslim etmek gerekirse bugün elde edilen kazanımlar sivil toplum örgütleri içerisinde yer alan, bir an olsun desteğini esirgemeyen meslektaşlar sayesinde gerçekleşmiştir.
Birde insan sağlığı için çok önemli bir yeri olan gözlükçülük mesleğinin içerisinde örgütlü hareket etmeyi benimsememiş, dernek üyeliğinden doğacak olan yıllık cüzi bir miktar aidatı vermemeyi kendine kar sayan, hatta bununla övünen dernek üyesi olan meslektaşlarını ise biraz amiyane olacak ama gerçek: Enayi diye sıfatlandıran bir grup maalesef sektörün içerisinde yer almaktadır.
Bir başka grupta aslında en ilginci de bu, bırakın sektörün içerisinde yer almayı ya da dernek üyesi olmayı enayilik kabul etmeyi, Optisyen desen değil, Gözlükçü desen değil, İşletme sahibi istihdam yaratıyor desen o hiç değil. Ancak olayların merkezinde olmayı herkesten çok kendisinde hak görüyor. Yetkisi olmadığını bildiği halde belki de birilerinin hizmetkarlığını yaptığından herkesten çok onun sesi çıkıyor. Sosyal medya çığırtkanlığı yapıyor.
2012 yılında Türkiye Optik Meslekler Derneği yönetimine geldiğimizde, derneğimizin şubeleri olan illere ziyaretler yaparak bu görevlerini devam ettirmelerinin önemini tek tek anlatmış, örgütlü bir mesleğin ancak başarılı olacağını ifade etmiştik. O günlerde yaptığımız çalışmaları gereksiz olarak nitelendirenler, bu günlerde farklı çabalar içerisinde olmaları meslek açısından sevindirici.
Önemli olan meslek için bir şeyler yapılsın da kimin yaptığının önemi yok. Sürekli birlikten bahsedip bölme çabasında olanlarda subliminal mesajlar içeren söylemlerden uzak durmaları gerekir. Gerçi meslektaşların bu faaliyetleri ayıracak kadar duyarlı olduklarını da göz ardı etmemek gerekir.
Değerli meslektaşlarım,
Farklı düşüncelerin olması çok normal güçlü bir muhalefet her zaman meslek açısından kazanımdır. Hizmette yarış anlamına gelir. Doğruyu en doğruyu yapmak için maksimum dikkat etmeyi tetikler.
Ancak bel altı çirkin karalama siyaseti, herhangi bir bilgiye belgeye dayanmayan, terbiye sınırlarını aşan hadsizlikler, bu mesleğe bir şey kazandırmaz. Uydurduğunuz yalanları, karalama politikalarını, kendi ağzınızdan söyleyemediklerinizi sektör dışından şahıslara söyletmeniz size bir şey kazandırmaz. Cesaretli olun varsa bir bildiğiniz sizin ağzınızdan dökülsün o cümleler. Bir gün silinip gidecek insanlara söyletmeyin.
Yaptığınız bu ittifak mesleğe ve size hayır getirmez. Bu yazının tarihini aklınızda iyi tutun ittifak yaptığınız bu şahsiyetler. Günü geldiğinde ilk size saldıracak. Bunların beslenme şekli üç bilinmeyenli denklem değil, unutmayın. Bugün çirkin iftiralarınıza yarın daha şiddetli katlanmak zorunda kalacaksınız. Demedi demeyin, dedim.
Yazımın başında bahsettiğim gibi MÖ, MS, Hep birlikte izleyip göreceğiz. Bakalım daha neler olacak.
Oturdukları yerden aslı astarı olmayan haberler üretenler ve onların sözcüleri söylenecek o kadar çok söz var ki, zaman, zaman suskunluğumu korkaklık olarak adlandırdınız. Her şeyin zamanı var. İnsanları susturmuşsunuz, aman bana dokunmasın ne olursa olsun demişler. Bekleyeceğiz hep birlikte göreceğiz.
GERÇEKLERİN ELBET ORTAYA ÇIKMAK GİBİ KÖTÜ BİR HUYU VARDIR.
İlker AYAZ

Bir yanıt yazın